Herkese Mutlu Yıllar

Çok uzun süredir ne sözünü verdiğim doğum günleri yazılarını yazabiliyorum, ne de özel günlere dair özel yazılar…

Bu yazı yazılırken tarih 26 Aralık 2019, ama siz 2020’nin ilk dakikalarında göreceksiniz. O yüzden uzun uzun yazayım da, dileklerimi sıralayayım istedim 🙂

Hepimiz Noel Baba’ya inanacak yaşı geride bıraktığımıza göre, aslında biliyoruz ki bir şeyleri dilerken kendimizden diliyoruz. Kendimize yeni yıl için ara gazı veriyor, yeni hedefler belirliyoruz. Bakmayın güzel de oluyor aslında kendinizden beklentilerinizi açığa çıkarıyorsunuz. Ne kadarını yapabiliyoruz, orası tartışılır tabii 🙂

Ben önce başkaları için dileklerimden bahsedeyim de, sonra kendime geleyim olur mu?

Öncelikle canım ailem… Hem geniş hem çekirdek ailem…

Annem… Kalbimin en derin sevdası, asla vazgeçmeyenim, vazgeçirmeyenim… O enerjin, o güzelliğin hiç eksilmesin, hep artsın, elin hep elimin üstünde olsun… Sağlığın, mutluluğun düşmesin yakandan…

Kocam Bey, sevgilim, oyun arkadaşım, çok güldürenim, bana çok gülenim… Sakinim, sakinleştirenim… Düşük çeneme bile katlanabilenim (ama benden beterleri olduğunu da bilenim… bkz. Best) Birbirimizi öpüp başımıza koyduğumuz, yoğurt ekmek almalı, amaan ne yesek bugün diye düşünüp dururken yaramazlık yapmalı, eve gelenin kapıda karşılanıp öpüldüğü, yazın o sinir sıcakları hariç, ellerin hiç bırakılmadığı muhteşem bir yıl olsun yine bize… Sarılınca sağ yanımızdaki boşluğun dolduğunu, o yüzden sarılmanın milyonlarca ilaçtan daha iyi geldiğini bilmeye devam ederek yaşayacağımız bir yıl olsun… Bi de çok gezelim, çok eğlenelim ❤

İpek’im, minik kızım, yeni yaşını dün kutladık daha… Gelen yıl, içinden geçen her şeyi getirsin sana… Güç(lü) hep yanında olsun…

Caaanım Akın ailesi (Elif, Bamsı, Bilge, Kutlu), birlikteliğiniz, eğlenceniz, birbirinize olan sevginiz bağlılığınız, artsın eksilmesin…

Emoş’cuğum, kayınvalidelerin en çılgını… Mutluluğun neredeyse, oradaki mutluluğu, huzuru hapset içine… Gözlerin mutluluktan ıslansın sadece…

Canım sakal, canım babam Feridun… (ortamlarda baba demiyoruz ama, çaktırmayın burayı okumaz zaten 🙂 Çocuk kalbin hep öyle kalsın, pencerene gelen kuşları ellerinle beslemeye devam et, ama kendini de çok özletme… Gel… ❤

Bitti mi? Hayır… Sırada sevdiklerim var… Çok sevdiklerim 🙂

CiBest… Cihan ve Bestem… Yeni yıl size çok güzel geliyor zaten… Daha dilesem dilesem, daha fazla mutluluk, daha fazla seyahat dilerim size… Bir de Cihan’ın arabalarına bir showcase 😀 Ha bi de 3+1 tatlış mı tatlış bir ev 🙂 Bu arada Bestem, yeni yılda da görümceliğimin zirvesinde tam bir görümcek olacağım, söz veririm 😀 😀 😀

Arzu… Leb dememe bile gerek kalmadan leblebiyi anlayıp da masaya getirtenim, yine çok gülelim, yine çok eğlenelim, yine sadece bakışlarla anlaşalım… Olmadı vuralım şişelerin dibine, kadehler kafamızda pozumuzu keselim… Baktık ağlıyoruz, yine birbirimizin omzunda yer bulalım… Neden? “Çünkü biz, kimseye söylemeden ayakta duran güçlü kadınlarız”.  Ari de bize kalamar dolması yapsın 😀

Tümay & Ahmet… Yeni evinizde, tüm mutlulukları tadın.. hiç yarım kalmayın… Kahveniz, kitaplarınız, seyahatleriniz eksik olmasın…

Filiz’im… Çocukluğum… Neredeyse 30 yılım… Evlatlarının mutluluklarını gör hep, başın hiç dara düşmesin… O enfes pastaların lezzeti eksilmesin…

Tabii ki bitmedi… Bitmez de… Bitmeyecek de… ama şimdi genel dilekler…

Öncelikle sen canım okur… Bu yıl mutlu ol, biliyorsun ki çok hak ediyorsun.. Biliyorum yoruldun, üzüldün ama yenilen bugün… Kendinden içeriye iki, kendinden dışarıya bir adım at… Elindeki en büyük destek sensin… Olmadı, yaz bana… Oturur birlikte çözüm ararız…

Hayatımdan bir şekilde çıkmış gitmiş ilişkiler, arkadaşlıklar, dostluklar… Ara ara çok özlüyorum sizli günleri… Ama böyle daha iyi geliyoruz birbirimize… Adınız aklımın bir köşesinde, adım aklınızın bir köşesinde hoş bir seda olarak kalsın, birbirimizi güzel hatırlayalım… Gelen yıl size de yenilikler, mutluluklar getirsin…

Canım Kadınlar, annem kadınlar, ablam kadınlar, kardeşim kadınlar, arkadaşım kadınlar… Hayat sizi tüm kötülüklerden korusun, sakınsın, huzura yaklaştırsın… Ölmeyin, süründürülmeyin, dimdik ayakta durun… Yılmayan, düşmeyen kadınları bu ülkenin zorbalarının aklına mıh gibi kazıyın… Kazıyın ki size dokunamasınlar…

Çocuklar, güzel çocuklar… Keşke kötülüğe maruz kalan tüm çocukları alıp sarsam, sarmalasam kollarımın altında… Sadece güzellikleri yaşatabilsem onlara… Sesinizi çıkarın canım çocuklar, kimsenin sizi yakmasına, acıtmasına izin vermeyin… Anlatın, korksanız bile anlatın, elbet biri duyacak sesinizi… Siz üzüldükçe, yaralandıkça, öldükçe bu hayattan bir çocuk gülüşü her eksildiğinde biraz daha kararıyor dünya…

Yalnız ve güzel ülkemin mutsuz insanları… Mutluluğu kimse bir paket makarna gibi atmayacak üstünüze… Onu alacak olanlar bizleriz. Kendi hayat hakkınız için, insanca yaşama hakkı için, sesinizi çıkarın, tepkinizi gösterin, hayatınızın peşine düşün…

Ve Sevgili kendim… Canım kendim… Yeni yılda kendini daha çok sev… Herkesin sorununu çözmek için bin parçaya bölünme… Yarışın sadece kendinle, sakın unutma… Her gün kendinle yarış, kendini yenile… Haksızlıkla karşılaşmayacak mısın bu yeni gelen yılda, elbet olacak, elbet biri yakmak isteyecek canını… Elbet biri çıkıp kendini senden üstün görecek… Sabret… Çünkü unutma, bir kere ağladıysan üç kere gülecek, onyedi katlı binan yıkıldıysa onsekiz katlısını dikeceksin. Ellibeş kez düştüysen, ellialtıncı kez kalkacaksın. Bazı savaşlar böyle kazanılır. Bu senin savaşın ve kimsenin senin zaferine müdahale etmesine izin vermeyeceksin…

2020 gel… Ben, biz, hepimiz getireceklerine hazırız…

Mutlu yıllar olsun…
Kelebek
26/12/2019

Kardeşim’e…

ipikEvimize ilk gelişini hatırlıyorum… Buz gibi bi havada, bembeyaz karların içinde… Nasıl da kızmıştım sana… Çünkü hastanede annemin yanına gitmek istemiştim de izin vermeyip, indirmişlerdi o merdivenlerden… Sonra evimize geldin… Kapkara bişiy… Kara göz, kara kaş, kömür karası saç… Bu ne yaa dedim? (sonra ne bileyim ben esmer bi afet olacak?) Kendim sarıydım ya, sen de öyle gelirsin sandım… Biraz senin ne olduğunu idrak edince oyun arkadaşı oluruz diye düşünmüşümdür sanırım, orası biraz karışık, netleyemedim… Ama sen oyun arkadaşı olmak yerine, benim oyun arkadaşlarımın bütün ilgisini çaldın… Oyun arkadaşlarım da o güne değin beni el üstünde tutan, annem, babam, annanem, dedem, teyzelerim, amcalarım, kuzenlerim… Hepsini aldın elimden… Kapıyı açınca bana sarılmak yerine sana koştular hep evimize geldiklerinde… (Kıskançlık orda başladı  )

Sonra öğrendim zamanla abla demenin, abla olmanın ne olduğunu… Abla olmak senin canın yandığında senden çok ağlamak, sen üzüldüğünde kahrolmak demekmiş… Küçücük bedeninle kafa tuttuğun hastalıklarına, salon camının önünde atletle oturup, “ben de hasta olucam işte, hepsi ona gitmesin, kardeşimi hastaneye yatırmasınlar, canı sıkılır onun, ben de hasta olayım, aynı odada kalırız” demekmiş. Abla olmak, dama atılan papucunun peşine düşmemekmiş. Abla olmak, normal zamanda kedi köpek gibi kavga ederken, biri seni üzdüğünde gözünü karartıp üzeni öldürmeyi düşünmekmiş.

27 yıldır ablaysam, senin sayende… Yaşattıkların için teşekkürler… Yaşatacakların için, yaşayacaklarımız için ise sabırsızlıkla bekliyorum…

Yeni yaşın hayalini bile kuramayacağım mutluluklar getirsin sana… Yolun açık olsun… Yanında sırtını dayayabileceğin bi ablan olduğu, hep aklında olsun…

Seni seviyorum…
Ablan…
25/12/2013

30

Buraya, hali hazırda yazılmış olan 30. yaşımın mektubu yazılacak, sınavlar henüz izin vermiyor buraya yazmama. Bi bitsin bak ben neler yazacağım buraya… O değil de, 30 nedir arkadaşım yaaa? İnsan yazmaya utanır!! 30! Öeh!

Sevgiler,

Kelebek.

Yaş olmuş yirmidokuz!

Evimden kilometrelerce uzakta bir otel odasında saatin 00.00’ı göstermesini bekliyorum, 29. yaşımı hakkettiği gibi karşılayamayacağımı bilerek… Kulağımda Kolpa çalıyor, yatağın soğuk tarafının yakıcılığından dem vuruyor. Günlerdir takıldım bu şarkıya, oysa benim yatağım tek kişilik, benden başkasına yer yok, o zaman neden içerliyorum bu kadar günlerdir?

Geçen yıl 28. yaşıma öğütler vermişti 27. yaşım. Hoş hiç dinlemedi yirmisekizim yirmiyedimi, küçüksün sen dedi, kulak arkası etti laflarını. Bu sene direkt ben dalayım diyorum konuya, gelmeden uyarayım, çekeyim kulaklarını… Dinler mi dersiniz? Su testisi su yolunda kırılmasın bu sefer, tüm derdim bu!

Sevgili yirmidokuz, sanırım sana yirmidokuz dememin bir sakıncası yoktur. Şimdi iyi dinle beni! Yirmisekiz’in gidiyor olmasından oldukça memnunum çünkü bana buhranlar, sıkıntılarla geldi, pek iyi şeyler getirmedi. Sen efendi gibi gel, izin ver önce yirmisekizden kalanları temizleyeyim. Halim kaldıysa bir sıkıntı getirmişsen sana da sorarım, ama hala mücadele ediyorsam yirmisekizin ardında kalanlarla, rica edeceğim götünü sık, o sorunları bir kenarda sakla.

Yirmisekiz, yirmiyediden kalan o tek beyaz teli hiç sevmedi, yalnız bırakmaya karar verdi, sen de öyle yap! Beni dip boyası derdinden sonra bir de beyaz kapatma derdiyle uğraştırma!

Beynimin karşıma çıkan her adama orospuçocuğu muamelesi yapmasına izin verme, yirmisekiz’in tanımadığı hakkı sen tanı o insanlara, kalbimle beynimi senkronize çalıştır, biri diğerine baskın çıkmasın!

Bu arada yirmisekizin dokunmadığı huylarıma sen de dokunma, çok pis bozuşuruz aklında olsun!

Bana biraz sakinlik getir, sinirlerimi yatıştırmama yardım et, etrafımdakileri kırmama izin verme (kırılmayı hakkediyorlarsa beni bir cadaloza çevirmekte tereddüt etme ama!)

Zaman akıp gittiğinde ve sana veda etmem gerektiğinde, seni çok sevdim, keşke bitmeseydin dememi sağla yaptıklarınla… Otuz’un seni her daim kıskanmasını sağla..!

Sevgili yirmidokuz, gelirken değişiklikler getir hayatıma… Yaşamın her yönünden değişiklikler getir bana, o değişiklikleri kabul etmemi sağla! Yalnız bu değişiklikler içinde saçlarımı pembeye boyatmayı seçersem sana zahmet beynime elektrik şoku uygula! Değişiklik dediysem, o kadar da değil.

Çokça sabır getir yanında, dayanma gücü getir. Kaybetmekten korkmayacağım kadar irade de isterim senden. İstediklerim fazla gelmesin, tam üçyüzaltmışbeş gün yanımda olacaksın, bunları konaklama bedeli olarak düşün.

Şimdi, gel hadi bekliyorum… Ne olursa olsun seni seveceğim ama, kendinden nefret ettirme…

Saat 23:59. Hoşçakal yirmisekiz… Seni hep hatırlayacağım ama seninle yaşadığım sıkıntıları unutabileceğimi sanmıyorum. Üzgünüm. Keşke daha güzel anılarım olsaydı seninle… Hoşçakal…

Ve 00.00! Hoşgeldin yirmidokuz! Geç şöyle.. Söylediklerimi unutma… Güzel bir birlikteliğimiz olur umarım!

İyi ki doğdum!